AKP nin şeçim hilesi.

Seçim hilesi hakkında düşüncelerim.
#seçimhttps://lnkd.in/dcht-emW

https://m.ensonhaber.com/gundem/yeni-secim-provakasyonu-ucan-muhur-murekkebi
bu haber sebeplerinden biri.
biz biliyoruzki hiç bir parti 20 yıl boyunca seçimle iktidarda kalamaz.
diğer sebebide bu.
yine ekşi sözlükten edindiğim bilgiye göre önceki seçimlerde seçim malzemeleri david copperfield in avusturyadaki matbaasından geliyormuş. zaten bu kişi en zengin sihirbaz olarak biliniyor.
https://lnkd.in/dST_GJxr)

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/David_Copperfield_(illüzyonist

bu link aktifti sonradan kaldırıldı.


şimdi gelelim düşüncelerime.
3 unsur var pusula, mürekkep ve zarf.
burada gözden kaçan fakat en önemli unsur zarf.
zarfların iç yüzeyi özel bir kimyasal ile kaplı.
gelelim mürekkebe değil mürekkeplere. çünkü biz sadece bir mürekkep görüyoruz. mührü vurduğumuz mürekkep.
fakat başka bir mürekkep daha var. her pusula yok. mesela tüm pusulaların %20sinde var. bu mürekkeple ile daha önceden başka partilere basılmış mühürler var. fakat bu mürekkep ve mühür çıplak gözle görülmüyor.
gelelim hokus pokusa.
pusula zarfa girene kadar herşey normal. ne bastığımız mühür ne pusulada daha önceden basılmış mühür aylar geçsede aynı kalıyor. değişim geçirmiyor.
pusula zarfa girdiğinde değişim başlıyor. bizim bastığımız mührün mürekkebi görünmez olurken, görünmeyen mürekkeple basılan mühür görünür oluyor.
ruhat mengi olayında oy kullanan kişi zarfı sandığa atmadan önce bir süre oyalanıyor. atmadan önce çıkarıp bakıyor. ve bu olay gerçekleşiyor.
şimdi gelelim. istanbul seçim sandıklarının sadece geçersiz oylarının yeniden sayılmasına.
ruhat mengi olayından sonra mühür yer değiştirmesi süresini uzatmak için zarftaki kimyasal miktarını azalttıklarını tahmin ediyorum.
demekki tutturamamışlar.
biliyorlardıki bazı zarfların içindeki mühürlerin transferi tam gerçekleşmedi ve bu oylar geçersiz kabul edildi.
elbette bir süre sonra kimyasal işlem tamamlanacak mühür transferi gerçekleşecek.
bu sebeple “ne alaka” denilecek bir karar alındı ve sadece geçersiz oylar yeniden sayıldı.
fakat buna rağmen kaybettiler. ancak yeniden sayılan geçersiz oyların iktidar lehine bir miktar artması başka bir delil.

Published in: on 26/02/2022 at 15:20  Comments (2)  

ŞETÖ yargısız infaz terör ekibi..

https://www.linkedin.com/posts/bülent-kılınçkesmez-845226151_selam-bir-kaç-aydır-evimde-elektronik-cihazlarla-activity-6885873941227827200-BMWB/

Selam.
bir kaç aydır evimde elektronik cihazlarla gerçekleştirilen saldırı altındayım. Emin değilim fakat yüksek frekanslı radyfrekans olduğunu düşünüyorım. evimde ve hemen her gün gittiğim annemin evinde beynimde tiz bir ses hissediyorum. hafızamda zayıfladı. resimde bu sıkıntıdan dolayı mit e yazdığım başvuru formu var. talebimin alındığına dair başka bir foto daha var.
buna rağmen şikayetlerim artarak devam ediyor. başıma bir şey gelirse bilinmesini istedim.
bu konularda bilgili olan kişilerden tavsiye bekliyorum. maddi olanaksızlığımdan dolayı evi değiştirmem mümkün değil.
üzülerek belitmeliyimki. istihbarat teşkilatımızda galiba işin içinde veya en azından bilgisi var ve göz yumuyor.

Devamı da var. yaklaşık 1 yıl önce batıkent dairemizdeki yan komşumuz evini sattı. yaklaşık 6 ay önce komşumuzun (kapısının) evinin önünde büyükçe boş aselsan marka cihaz mukavva kutuları gördüm. Yani ne tür olduğunu bilmediğim aselsan cihazlarının boş kutuları. demekki eve bir takım askeri cihazlar monte edildi. gözbebeğimiz aselsan.
Kısacası düşmanı uzakta arama.

Anladığım kadarıyla yüksek frekans rf üreten cihazları beynin gama dalgaları ile module ederek insan beynini etkiliyorlar. bunun için özel cihazlar kullanıyorlar. cihazların rf i yönlendirme gücünü değiştirme özelliği de var.

Ayrıca akıllı cep telefonlarına sızıp aynı amaçla kullanıyorlar. android ve google bu işin içinde.

sizin ,komşunuzun cep telefonunu yada cumaya gittiğinizde cemaatin cep telefonularını kullanıyorlar.

Aracımın motosiklet aküsünü değiştirmişler içine yine aynı amaçla rf verici koymuşlar. Akümü aluminyum folyo ve ziftli kağıtla bir kaç kat sardım.

https://artigercek.com/haberler/khk-li-polisin-karantina-hucresinden-cenazesi-cikti-plastik-sandalyede-olum

4 yıl tutuklu kaldığı cezaevindeki karantina hücresinde plastik sandalyenin üzerinde hayatını kaybettiği ortaya çıkan KHK’lı polis Mustafa Kabakçıoğlu’nun ölümüne ve öncesinde cezaevi yaşamına ilişkin detaylar ortaya çıktı. Gazeteci Sevinç Özarslan, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle cezaevi yönetimine defalarca dilekçe yazan, ancak sonuç alamayan Mustafa Kabakçıoğlu’nun ölümüne ilişkin detayları yazdı.

Cenaze fotoğraflarını da yayınlayan Sevinç Özarslan, “KHK’lı polis Mustafa Kabakçıoğlu, 4 yıl tutuklu kaldığı cezaevindeki karantina hücresinde plastik sandalyenin üzerinde böyle can verdi: Başı arkaya düşmüş, tırnakları morarmış, elleri bacaklarının üzerinde oturur vaziyette” dedi.

Sevinç Özarslan’ın Patreon’da yayımladığı yazısı şöyle:

KHK’lı komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu, 29 Ağustos 2020’de Gümüşhane Cezaevindeki karantina hücresinde hayatını kaybetti.

İşte 44 yaşındaki ihraç polisin öldüğü gün çekilen olay yeri fotoğraflarına, cezaevi doktoruna yazdığı son dilekçesine ve 4 yıldır tuttuğu günlüklere ulaştık.

Kabakçıoğlu’nun plastik sandalye üzerinde can verdiğini gösteren fotoğraflar, yaşamak zorunda bırakıldığı kötü şartları da gözler önüne seriyor.

GARDİYANLAR BULDU

Gardiyanlar, 29 Ağustos 2020 sabahı 05.45’te hücrenin bahçe kapısını açtıklarında KHK’lı komiser Mustafa Kabakçıoğlu’nu sandalyede tek başına oturur vaziyette ve başı arkaya düşmüş şekilde bulduklarını söyledi. Fotoğraflarda Kabakçıoğlu’nun başı arkaya düşmüş, tırnakları morarmış, elleri dizlerine paralel bir şekilde oturur vaziyette görülüyor. Siyah tişörtünün üzeri ise tozlu. Kurum doktorunun aktardığına göre Kabakçıoğlu’nun 02.00-03.00 arasında öldüğü tahmin ediliyor. Gece ne yaşadığı bilinmiyor. Acil butonuna basıp basmadığı bir muamma. Sandalyede ölüp ölmediği ailesi tarafından şüphe ile karşılanıyor.

Olay yerine ait çekilen fotoğraflarda Kabakçıoğlu’nun yaşamak zorunda bırakıldığı kötü ortam da görülüyor. Merdiven altında bir yer yatağında yatmak zorunda kalan Kabakçıoğlu’nun kaldığı hücrenin duvarlarının boyaları dökülmüş, mutfak kısmı ise oldukça bakımsız durumda. Kabakçıoğlu’nun yatağının hemen kenarında tüm hücrenin kullandığı alaturka tuvalet var.

KARANTİNA HÜCRESİNDE 9 GÜN TEK BAŞINA

Astım hastası olan Kabakçıoğlu, 2017’de cezaevindeyken şeker hastası da oldu. Hücrede iki kez düşüp şuurunu kaybetti. Birçok kez dilekçe yazıp hastaneye gitmeyi talep etti. Bu süreçlerde hep hak ihlalleriyle karşılaştı. (Yarın yayınlayacağımız günlüklerinde bu hak ihlallerine yer vereceğiz.)

20 Ağustos 2020 Perşembe günü ise öksürüğü arttığı için Corona şüphesiyle karantina hücresine kapatıldı. O gün aynı zamanda eşiyle son konuşmasını yapmıştı. Genç komiser yardımcısı 9 gün boyunca tek başına D-2 hücresinde yaşadı. O hücresinde sabaha kadar öksürdüğü ve hayatını öyle kaybettiği iddia edilmişti. Öldüğü gün Trabzon Adli Tıp Kurumu’nda yapılan test sonucu negatif çıktı. Korona şüphesiyle kapatıldığı hücresinden cenazesi çıktı ancak Coronavirus kapmadığı kayıtlara geçti.

SON DİLEKÇESİNİ ÖLMEDEN 2 GÜN ÖNCE YAZDI

Mustafa Kabakçıoğlu son dilekçesini ölmeden 2 gün önce, 27 Ağustos 2020’de yazdı. Ağzı ve ayağı uyuştuğu için kalem tutamayan ve sağlık durumunu güçlükle kayda geçirdiğini ifade eden Kabakçıoğlu, verilen ilaçların yan etki yaptığını söylüyor. Ağzında ve bacağında aşırı şişme olduğunu ifade ediyor ve adeta öleceğini haber veriyor:

‘HİÇBİR İŞLEMİMİ YAPAMIYORUM’

“Vermiş olduğunuz ilaçları düzenli olarak kullanmaktayım. Ancak ilaçların yan etki yaptığını düşünüyorum. Özellikle sol ağzım, sol bacağımda aşırı ŞİŞME oldu. Yürüyüş ve konuşma sıkıntısı yaşıyorum. Bu dilekçeyi yazarken kolumda uyuşukluk yaşıyorum. Bel altı hareket özgürlüğümü sağlayamıyorum. Hiçbir işlemimi yapamıyorum. Saygılarımla arz ederim.”

Dilekçede kurum doktorunun da notu görülüyor. Dr. S.Y. notunda hastayı sevk ettiğini söylüyor ve muhakkak hastaneye götürülmesini öneriyor: “Dahiliye sevkini yaptım. İleri tetkiklerle değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Sevke gitmesini muhakkak öneriyorum. Ayrıca dün sevk ve reçete yazdım. İlaçları da kullan.”

Ancak doktorun bu notu, Kabakçıoğlu’nun ölümünden önce mi yok sonra mı düştüğü belli değil.

———————————————————————————-

Bu olay ve birçok benzer olayın failinin bu terör çetesi olduğunu sanıyorum. Beyne uyguladıkları gama dalgasının niteliğine göre kimi delirtiyor, kimin intihar ettiriyor , kimini kalp krizi ile öldürüyorlar.

blogumu sadece chrome ile düzenleyebilyorum. neden opera çalışmıyor.

Published in: on 26/02/2022 at 15:07  Yorum Yapın  

Hacda yaşanabilecek izdiham için öneri

Her sene kutsal hac ibadetini yapmak için mekkeye giden hacılar izdiham sebebiyle ölüm ve yaralanmalara maruz kalabilmektedir.  Bu tür olayların yaşanmasını zorlaştırabilecek bir sinyalizasyon sistemi yapılmasının yerinde olabileceğini düşünüyorum.

Bu amaçla muhtemel izdiham vakalarının yaşandığı ve yaşanabileceği yollara ortalama 50 şer metre arayla yeşil ve kırmızı renkli görsel yürüyüş kontrol sinyalleri yerleştirilebilir. Bu sinyaller bir kontrol merkezinde yönetilebileceği gibi sinyal direklerinin alt kısmına bir durdurma butonuda monte edilebilir. Bu durdurma butonu ilgili sinyal direğindeki lambaları ve öncesindeki lambaları yeşil durumundan kırmızı durumuna alarak izdiham yaşanmasına engel olabilir. Suistimalleri önlemek ve  butonların kontrolü için her sinyal direğinin yanında bir görevli bulundurulabilir.

Adsız

Published in: on 23/07/2017 at 21:30  Comments (1)  

Ay Allaha secde ediyor.

 

Ay dünyanın yörüngesinde yaklaşık 28 gün periyodla dolanır. Fakat Çok ilginç bir durum var. Dünyayadan aya bakınca hep ayın aynı yüzünü görürüz. Eğer ay kendi etrafında rasgele dönseydi. Ayın her iki yüzünüde görmek mümkün olurdu. Eğer ay  kendi etrafında dönmeseydi yine ayın her iki yüzünü görürdük. Fakat ay kendi etrafında tam dolanma periyodunda dönmektedir. Bu şekilde ay bize her göründüğünde dünyanın neresinden bakarsak bakalım ayın hep aynı yüzünü görüyoruz.

Peki bu bir tesadüf olabilirmi. Eğer bu da tesadüfse tesadüfler ekseriden daha fazla demektir.

Bu durumun bilimsel bir açıklaması yok. Ancak mantıki açıklaması var.

Fussilet 11.  “Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.”

Ayetten de anlaşılabileceği gibi ayda Allahın yarattıklarındandır ve Allaha itaat ve ibadet etmektedirler.

Ay dünyaya çok yakın olduğundan ve dünyanın kütle çekimi etkisiyle yörüngede dolanıyor olabilir. Ancak dünyaya yüzünü dönmemesi Allaha taala ya ibadet ve saygısındandır. Çünkü beytullah yeryüzündedir. Müslümanlarda kabe istikametine dönerek Allaha secde etmektedirler.

Bu olayı bilimsel olarak açıklamaya çalışan hipotezler var. Fakat hiçbiri inandırıcı değil. Sebebi bir sürü gezegenin bir sürü uydusu var fakat hiçbirisi ay gibi davranış sergilemiyor.

Yaklaşıyor eğiliyor ve uzaklaşırken doğruluyor.

Published in: on 05/05/2017 at 18:08  Comments (1)  

Bismillahirrahmanirrahim.



mars gezegeni

Mars:

Güneş sistemimizde üzerinde en çok araştırma yapılan gezegenlerden birisi marstır. Nasa bu gezegeni haritalamış , dünya , ay ve venüs ile birlikte internette yayınlamıştır. World wind programı vasıtasıyla bu gök cisimlerinin yüzeyini incelemek mümkündür. Şimdi bu program yardımıyla marsı inceleyelim.

Not: Google earth yeni sürümüde artık marsı gösteriyor.

İşte mars çıplak gözle böyle görünüyor. Kahverengi-kızıl bir yüzey.

Yine world wind programı yardımıyla gezegen yükseltilerini mola color düğmesine basarak renklendirdiğimizde aynı yüzeyi böyle görüyoruz. Mavi ve lacivert renk düşük rakımlı yüzeyi yeşil sarı ve turuncu sırayla daha yüksek rakımlı yüzeyleri gösteriyor. İlk bakışta gezegen yüzeyine çok miktarda asteroidin (göktaşı) çarpmış olduğunu görebiliyoruz. İrili ufaklı binlerce krater.  Fakat bir husus çok dikkat çekici.

Dikkat ederseniz Düşük rakımlı yüzeyde çok daha az krater fakat yüksek rakımlı yüzeylerde daha fazla krater var. Bence bu durum açıkca şu anlama geliyor. Bu göktaşları gezegen yüzeyine çarptığında gezegende büyük okyanuslar ve denizler vardı.

İşte büyük bir deniz. Resme biraz daha zum yapalım..

Görüldüğü gibi yeşil sarı ve kahverengi yani yüksek rakımlı yüzeyde çok krater olmasına karşın deniz olduğunu düşündüğümüz yüzeyde hemen hemen hiç krater yok. O halde  “Yüzeydeki su göktaşlarının çarpmasını tamponlayarak krater oluşmasına izin vermemiş. “ diyebiliriz. Şunu da söyleyebiliriz. Bahsettiğimiz göktaşları milyonlarca yıl içinde değil çok daha kısa bir süre içinde hepsi birden (bir kaç gün olabilir)  yüzeye çarpmıştır. Yani çok kısa sürede çok yoğun bir göktaşı yağmuru… Göktaşlarının çarpmasıyla meydana gelen yüksek sıcaklık gezegenin yüzeyindeki suyun buharlaşmasına veya gezegenin içerisine girmesine sebep olmuştur. Göktaşı yağmuru bittiğinde yüzeyde su da kalmamıştı.

Su olan yüzeylerdeki kraterler hem sayısal olarak az hem de  kraterin çapı daha dardır. Okyanus yüzeyine düşen göktaşlarının ancak iri olanları okyanus zeminine ulaşarak krater oluşmasına sebep olmuştur ve bu kraterlerin çapı daha dar olmuştur.

Mavi ve yeşil boyalı yüzeyleri derin ve sığ denizler sarı kahverengi ve kırmızı yüzeyleri dağlar taşlar ovalar olarak düşünürsek marsın ne kadar dünyaya benzediğini fark ederiz. Peki marsta daha önce canlılar varmıydı. Cevap evet vardı.

Mars eskiden tıpkı dünyaya benzeyen bir gezegendi. Ve boş değildi. Oradada bitkiler , hayvanlar, bakteriler ve insan benzeri canlılar yaşıyordu. Onlarda muhtemelen doğup yaşayıp ölüyorlardı. Yani tıpkı dünyada şu anda olan gibi ..

Taki kıyamete kadar.

Bismillahirrahmanirrahim.

“Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor. “ (İsra -58)

Bizim ileride başımıza gelecek olan kıyamet onların başına geldi ve gezegendeki tüm canlılar öldu. Kıyamet onlara göktaşı yağmuru olarak geldi ve yukarıdaki ayet gerçekleşti.

Her şey bittimi. Hayır. Asıl her şey yeni başlıyor. Yani tekrar yaratılma ve hesap.

Bismillahirrahmanirrahim

“Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. Sonra da yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (Rum-11)

Peki bu yeniden dirilme nasıl oldu. Cevap fatır 9 ve kaf 9-10-11. ayetlerde..

Fatır 9 “Allah, rüzgârları gönderendir. Onlar da bulutları hareket ettirir. Biz de bulutları ölü bir toprağa sürer ve onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de böyledir.”

kaf 9-10-11  ” Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir.

Arka plan fotoğrafında olduğu gibi pek çok mars fotoğrafında bir su hatta yağmur izi vardır.  Ancak bu yağmur göktaşı yağmurundan sonra olmuş ve kaya ve taşların üzerindeki toprağı akıtarak görünür hale getirmiştir. Yağmur ile temas eden cesetler Allahın (c.c.) izni ve kudretiyle tekrar canlanmışlardır.

 Bismillahirrahmanirrahim

“ …. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. “ (fetih-23) (ahzab-62)

Bismillahirrahmanirrahim.

“Hayır hayır. Yer dağılıp parça parça parçalanınca.

Ve Rabbin (emri) gelip melekler de saf saf dizilince.

Ki Cehennem de o gün getirilmiştir, o insan o gün anlar, fakat o anlamadan ona ne fâide?” (Fecr-21-22-23)

 Allah önce mahlukunu yaratır daha sonra bu yaratmayı tekrar eder ve mahlukat hesaba çekilir.  Allahın adaleti gereği suçlular cehenneme atılırlar. Peki marslılar için cehennem nasıl bir şeydi nasıl geldi ne oldu.

Cevap mars kanyonu. Bu kanyon uzmanların aşırı zorlama ifadelerine göre marstaki depremler veya su hareketleri ile oluştuğu söylenmektedir. Görünen köy klavuz istemez.  Deprem böyle yüzey şekilleri oluşturmaz. Su hareketi hiç olamaz çünkü kanyonun iki ucu ve her yeri aynı rakımdadır. Rakımları aynı olan iki nokta arasında su hareketi olmaz.

Görünüşe göre gezegene başka bir gök cismi inmiş.  Mars kanyonu doğu ile batı arasında uzanmaktadır. Yani gezegenin dönüş ekseninde.  Bunu resimdeki pusuladan anlamak mümkün. Pusulanın kuzeyi kırmızı olan taraf , kanyon ise batıdan doğuya doğru uzanmaktadır.  Yüzeye inen bu büyük cisim daha sonra batıdan doğuya doğru hareket ederek kanyonu oluşturmuştur. Batıdan doğuya hareket ettiğini kanyonun şeklinden anlamak mümkün. Kanyonun sığ olan kısımları homojen mavi renktedir. Kanyonun derinliği ortalama 5000- 8000 metredir. Dikkat edilirse kanyon boyunca krater hemen hemen hiç yoktur. Buradan kanyonun göktaşı yağmurundan sonra oluştuğunu anlıyoruz. Sürtünmeden dolayı oluşan malzeme muhtemelen sürten cisim tarafından yer çekimiyle çekildi veya bir rüzgar ile etrafa dağıldı.

Mars yüzeyine inen bu büyük cisim beklide başka bir gezegen işte şu bölgede durdu.

Bu büyük cisim mars yüzeyine indiği esnada  yaptığı basınç ile hemen yanında üç büyük volkan oluştu ve bu volkanlardan lav ve duman fışkırdı. Bu yanardağlardan taşan lav dev cisiminde yerçekimi etkisiyle büyük çoğunluğu cisme doğru aktı. Akan lav o bölgedeki kraterleri sildi kapattı. Yani bu cisim mars yüzeyine inene kadar bu üç volkan ve diğerleri yoktu.

Taşan lavlar sebebiyle bölgedeki rakım yükseldi. Bu bölge gezegenin en yüksek rakımlı bölgesidir.

Yine dikkat edilirse görülebileceği gibi resmin sol tarfında pek çok göktaşı krateri olmasına rağmen sağ tarafta krater yoktur.

İşte kafirlerin sevkedildikleri yer.

Bismillahirrahmanirrahim.

“Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”

“Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.” ” (Mürselat 29-30-31)

İşte üç çatallı alevden korumayan gölge…

Mars kanyonunun jeolojik yaşı:  Şimdi hatırlamadığım bir kaynaktan (discovery kanal) olabilir kanyonun jeolojik yaşı 10.000 ila 40.000 yıl arasında olabileceğini duymuştum. Yani aslında çok yakın bir tarih.  Tesadüfmü acaba modern insanın yeryüzünde görülmeye başlamasıyla hemen hemen aynı tarihlere denk gelmesi..

Melekler:

Melekler Allahın (C.C. )rızasını kazanmış Allahın kullarıdır. Vatanları ise marstır. Dünyadaki insanlar ve cinler hesaba çekildikten sonra Allahın rızasını kazananlar da melek olacaktır. Lut kavmini yok etmeye gelenler melekler idi. Belkide ufo diye tabir edilen cisimler meleklerin seyahat araçlarıdır.

Melun şeytan : Mars aynı zamanda yeniden dirilme gününe kadar  izin verilen kibirli , nankör,  insanoğlunun düşmanı şeytanın doğup yaşayıp öldüğü ve tekrar diriltildiği yer.

Cehennem: Öyle bir gök cismi olmalıki.. Sıvı olmamalı, marstan küçük olmamalı, çokta büyük olmamalı. Büyükçe demir bir çekirdeğe sahip olmalıki sağlam olsun tıpkı dünya ve mars gibi. Çok uzakta olmamalı yani güneş sisteminde olmalı. Bu şartlara uyan bir gezegen ters yönde dönen venüs olabilir veya jupiterin uydusu  io. Venüsü world wind den inceleyebilirsiniz.

Açıklama: Allahtan başka herkes yanılır kitabımız kuranı kerim tam doğrudur. Ancak ben bir kulum yanılabilirim. Bu hazırladığım döküman bende olan kuran bilgisi , mars yüzeyinden elde ettiğim bilgiler ve diğer bilgilerin harmanlasıyla bende oluşan kanıdır. Makale içinde şöyledir böyledir diye yazdıklarım bir yorumdur. İnsanların kafalarında bir ışık yakmaya vesile olmasını dilerim.

ŞEYTAN VE TUZAKLARI

 Kutsal kitaplarda şeytandan bahsedilmektedir. Onun lanetli ve nankör olduğu bütün insanların apaçık düşmanı olduğu anlatılmaktadır. 

 Kehf 50 “Hani biz meleklere: Âdem’e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir!”

 Bu ayetten iblisin cinlerden olduğu anlaşılmaktadır.

 Araf 11 “Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.”

 Bu ayetten de iblisin asi olana kadar melek olduğunu anlıyoruz.

 Araf 195 Rahmân (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.

 Bu ayettende meleklerin Allahın lütfuna mazhar olmuş kulları olduğunu anlıyoruz.

 Sad 75 “Allah: Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi.”

 Bakara 34 “Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.

 Bu iki ayetten iblisin kibirlenerek rabbinin emrine karşı gelip asi olduğunu anlıyoruz.

 Araf 11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25 – “Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.

Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.

Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi.

Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.”

Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.

Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”

“Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.”

Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”

“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.”

Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.”

“Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti.

Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.

Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”

Allah, dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.”

Allah, dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.”

 Allah taala melekleri Hz. Ademe secde ettirerek meleklere üstün kılmıştır.  Bu durum kibirlenen iblisin secde etmeyerek kafir olmasına sebep olmuştur. şeytan biliyorduki ademoğlunun soyuda tıpkı kendileri gibi imtihan edilecekti. Ademe düşmanlığı sebebiyle ademoğlunu yoldan çıkarmak için izin istedi. Ademoğlunun soyundan iyi kimseler olduğu gibi kafirlerde olduğundan Hak taala izin verdi.

 İsra 62 Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.”

 şeytan ademoğlunun soyunu azdırmak ve kontrolü altına almaya yemin etti.

Ayeti kerimede geçtiğinden boş bir yemin değildir. Neticede şeytan tek bir kişi. Her ne kadar cin de olsa tek başına bu yeminini tutamazdı. Bu amaçla bir örgüt  kurması gerekir.

 O halde dünyada öyle bir örgütlenme olmalı ki kendisi görünmediği halde gücü her yere nüfuz etmiş olsun. 

Bu linklerde de Önder aktaçın masonları anlatan bir kitabı var.. “en muhterem masonmu ? satanmı ?”

link

 37. sayfaya dikkat…

“ Hatta fazla iddiacılık olmazsa diyebilirimki, şeytan yeryüzündeki faaliyetini masonlar aracılığıyla sürdürüyor.

 Masonluk öyle bir teşkilattırki şeytan tarafından kontrol edildiği çok açıktır.

  • ·         Sadece inançlı insanlar yani yaratıcıya ve ahirete iman edenler mason olabilir.

Çünkü şeytan ateistle uğraşmak istemez o kişi zaten yoldan çıkmıştır.

  • ·         Aralarına alacakları mason adaylarını kendileri (şeytan) seçer ve teklif ederler. Masonluk müracaatını kabul etmezler.
  • ·         Masonlar diğer masonları kayırmak zorundadır. Nerde gidip gidip gelen bir başbakan nerde her dönemde makamını koruyan bürokrat varsa her dönem işi tıkırında giden sermaye sahibi varsa mason olma ihtimali çok yüksektir. Çünkü aralarında hem sağcı hem solcu hem türk hem kürt hem sanayici hem general hem siyasetçi hem gazeteci vardır.
  • ·         1 ile 33. Derece arasındaki masonlar yavaş yavaş yontularak merhametsiz , şeytana tapan , keçi kanı içen tiplere dönüştürülür.
  • ·         Bu amaçla siyasetçi bürokrata göz yumar bürokrat müteahhite avantaj sağlar. Gazeteci olayı çarpıtır. Keçi kanı içen mason haberini vermez sağır gibi davranır. Halk geleyana gelince asker tankları halkın üstüne salar. Vs. Sonuçta hepsi birbirinden nemalanır. 

Bu menfaat düzenini kaybetmek istemeyen masonlar uğur mumcunun geometrik nokta-sına bile ses çıkarmazlar. http://www.imge.com.tr/product_info.php?products_id=10157

(Bu yazı önder aktaçın kitabında son sayfalarda mevcut.)

  • ·         Bu menfaat sağlama düzeni masonların şeytanlaşmasına sebep olur.

https://www.youtube.com/watch?v=BiOeiEgVISk

Yukarıdaki videoda keçi kola içen kıdemli masonlar bir sürü komik şeyler yapıyorlar. Birbirlerine bakıp gülmemek içinde başlarına kukuleta geçirmiş kocaman kelli felli adamlar. Ayinin senaristi yalancı şeytan. Ayin baştan sona saçmalık, komiklik ,  iğrençlik ve kibirlenme dolu. Şeytan adaylara özellikle kendi isteğiyle geldiğini söylettiriyor, Keçi kanı içilmesinin sebebi de keçinin şeytan gibi inatçı olması ve bu kanı içerek şeytana benzeme arzusu olabilir.

 şeytan ve masonlar : İbrahim-22 “İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”

 Bu ayeti ahiret gününde şeytan ile masonlar arasında geçen bir konuşma olarak düşünün.

Mason olmaları için şeytan insanları çağırır. Onlarda menfaat için kabul ederler. Yüksek dereceli azgın masonlar şeytanın isteği üzerine şeytana tapar keçi kanı içerler. Fakat şeytan onların bu tapınmasını red eder. Onlarla dalga geçer.

 Mason örgütünün şeytani bir sistem olduğuna bir kanıt da şu ayettir.

 Bakara 168 ,169 -“ Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. O, size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.

Araf 180 – “En güzel isimler Allah’ındır, O’na o isimlerle dua edin, O’nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir.”

 Masonlar  Allah ismini kullanmazlar bunun yerine bir sürü isimlendirme yaparlar.

Birkaç tanesi..

  • ·         Evrenin ulu mimarı.
  • ·         Evrenin ulu geometri üstadı
  • ·         Yücelerin yücesi. Vs.

Masonlukta 33 derece vardır. 33. derece masonları aralarından birini pek muhterem” olarak seçerler. Bu masonunda üstünde bir mason vardır , onun adıda en muhteremdir. Yani önder aktaçın kitabının başlığında geçen isim. en muhterem masonmu ? satanmı ? pek muhteremi herkes tanır fakat en muhteremi kimse tanımaz. pek muhterem emirleri en muhteremden alır. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor. Anormal durum şu.  en muhterem denen mason seçilmediğine göre en az masonlukla yaşıt olmalı veya kendisine kıyamete kadar izin verilen kibirli şeytan olmalı. Çünkü nankör şeytan Hz Adem efendimizden önce yaratılmış ve hala yaşamaktadır.

 EVRİM DEĞİL ŞÜKREDENE NİMET.

 Sonra Ademoğlu ile birlikte zürriyeti dünyaya indirildi. Orada yaşayıp ölecekler  ve orada tekrar diriltileceklerdi..

 Tin 4,5,6 Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.

Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

 Allah taala Hz. Ademi en güzel şekilde yarattı. (Rabbine asi olunca)

Sonra ondaki nimetleri alarak onu tarihteki eski insanlar haline getirdi.

Bu nimetleri ancak iman edip salih amel işleyenlere , şükredenlere vermektedir. Nankörlük edenleride helak etmektedir.  Burada kastedilen nimet yiyecek içecek değil akıl, yetenek gibi insanı öne çıkaran ruh ve beden özellikleridir. Tıpkı aşağıdaki resimde görüldüğü gibi birinde nimet yok diğerinde var.

  

fatiha 6,7  –  “İhdinas siratal mustekîm. Siratallezine en’amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve laddâllîn.” “bizi dosdoğru yola ilet , nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların yoluna iletme ”  diyerek her namazda kendimiz ve zürriyetimiz için Allah taaladan nimet dilyoruz. Bu nimetlere şükredip sahip oldukça ahseni takvime yaklaşıyoruz , cennetteki Hz. Adem babamıza biraz daha benziyoruz. Tekasur suresinde de nimetlerin şükründen sorgulanacağımız buyuruluyor. Nimetlere şükretmek ise onları Allah rızasına uygun olarak kullanmak yani Allah rızası için yaşamakla olur.
Ruh nedir ?  Bir sistemin bilinçli hareket edebilmesi için hem donanıma (bilgisayar veya ceset) , hemde yazılıma (işletim sistemi veya ruh) ihtiyacı vardır. Bir robot ile insanı kıyaslarsak robottaki yazılım insandaki ruha denk gelir. Ruh ; içeriği emir olan bir bilgidir. Yazılımda öyledir. Robotun mekanik aksamı ve ciplerden oluşan donanımı ise insandaki cesete denk gelir. Bilgisayarlardaki işletim sisteminin silinmesi ise insandaki ölüme tekabül eder.

isra 85 Sana ruhtan sual ederler. De ki: «Ruh Rabbimin emrindendir. Size ise ilimden ancak az birşey verilmiştir.»

ayeti ruhun Rabbimizin emrinden teşekkül ettiğini gösteriyor. Emir bir komut yani bilgidir. Bilginin kütlesi yoktur yani bir madde değildir.

Haşr  24 –  “O öyle Allah ki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler (Esma-i hüsnâ) onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle azîz, öyle hakîmdir.”

Şöylede diyebiliriz.

Allah odur ki… Yoktan maddeyi yaratan, maddeden donanımı (cesedi) yaratan, bu donanıma uyumlu olarak yazılım (ruh üfleyen) yükleyendir.  Canlı olan herşey önce bir maddeye sahip olmalı bu madde mükemmel bir tasarıma sahip olmalı, bu da yeterli değil olmazsa olmaz bir karar verici bilgi bu tasarıma eklenmelidir. İşte bu bilgi organik canlılarda ruh, mühendislikte yazılımdır.

DEĞİŞİK KONULAR

Deve iğne deliğinden ne zaman geçecek.

Araf suresi 40. ayet “Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız. ” şeklinde buyurulmuştur. Arapçada cemel kelimesi halat veya deve anlamına gelir. Bazı meallerde bu ayet şöyle yorumlanır.

S.Piriş – Araf 40 “Ayetlerimizi yalanlayıp, onlara karşı büyüklük taslayanlara, onlara gök kapıları açılmayacak, halat iğne deliğinden geçmedikçe, onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte biz, suçluları böyle cezalandırırız. ”

Burada suçlular ancak halat yada deve iğne deliğinden geçene kadar (yani bir vakit tanımlaması) cennete giremeyecekleri anlaşılıyor. Eğer uygun kelimenin halat olduğu düşünülürse ki bu çok daha mantıklıdır, çünkü halat bir nevi kalın iptir ve ipler iğne deliğinden geçerler.  Bu durumda halatın gelecekte bir vakit incelerek ip haline geleceğinden bahsediliyor olabilir. Peki halat incelirmi. Cevap evet incelip ip haline gelir hatta mutlaka gelecek nasılmı. Bilindiği gibi  iğne demirden yapılır. halat ise içinde demir eser miktarda bulunan çoğunlukla carbon oksijen hidrojen vs içeren bir organik yapıdır. Bilinenin aksine sadece radyoaktif elementlerin yarılanma ömürleri yoktur. Bütün elementlerin bir yarılanma ömrü vardır.  İşin ilginci demirin yarılanma ömrü sonsuza yakındır. yani diğer elementlerden milyarlarca kat daha fazla. Bu durumda trilyon x trilyon asır hatta çok daha fazla zaman sonra demir haricindeki elementler enerjiye dönüşerek azalacak fakat demir aynı şekilde kalacaktır. İşte o gün kalınca bir halat ip haline gelecek ve iğneden geçebilecektir. Bu ayetteki zaman tanımlaması işte bu zamanı işaret ediyor olabilir.

Ebediyet ile sonsuzluk farklıdır. Her şey yok olacak, Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbimiz baki kalacaktır. Başlangıcı ve sonu olmayan yanızca Allahtır.  Bu ayette  suçluların ebediyyete kadar cezasını çektikten sonra her şey helak olmadan önce bir süre için cennete girebileceklerine  işaret ediliyor olabilir. Ebediyyet ne kadar bir süredir acaba derseniz….  http://www.akat.org/sizin_icin/evren_yok_olmayacak.html     n.scientist çevirisinde son paragrafta yaklaşık 10 üzeri 122 yıl deniyor. 10 defa 10 milyarı 10 milyar ile çarparsanız bulacağınız sayının 100 katı. Pek çok kişinin sonsuzluk anlayışından bile büyük.
milyon(6),
milyar(9),
trilyon(12),
katrilyon(15),
kuintrilyon(18),
sekstrilyon(21),
septrilyon(24),
oktrilyon(27),
nanilyon(30),
desilyon(33),
andesilyon(36),
dudesilyon(39),
tredesilyon(42),
kattirdesilyon(45),
kuindesilyon(48),
seksdesilyon(51),
septendesilyon(54),
oktadesilyon(57),
novemdesilyon(60),
vijintilyon(63).

sayılar burada bitiyor. 10 üzeri 122 ye daha ad koymamışlar.

Genişleyen evren
Esma-i husna da yer alan iki isim El-Kâbıd ve El-Basit dır.

Kâbıd: “Daraltıp sıkan.” “Kıtlık veren”

Basit; “Açıp genişlik veren.” “Bollaştıran.”

Diye yazılmış kaynaklarda..

Peki Kuranda ilk ayette geçen “Alemlerin Rabbi” buyururken kastedilen alemler nedir. Alem diye evrendeki galaksiler kastediliyor olabilir. Evrende yani yüce Arş ta ne kadar galaksi var bu bilinmiyor. Sadece pek çok olduğu biliniyor.  Eğer Alemlerden kastedilenin galaksiler olduğunu düşünürsek El-Kabıd ve El-Basit isimlerinin anlamı ortaya çıkmış olabilir. Çünkü şu anda evrende fizik ilmi ile açıklanamayacak bir olay oluyor bu olay halen de devam ediyor. Olay şu,  bütün galaksiler birbirinde uzaklaşıyor yani evren genişliyor. Üstelik bu genişlemenin hızı gittikçe artıyorki bu fizik kanunlarıyla açıklanamıyor. Bu durum Rabbimizin El-Basit isminin tecellisi olabilir. Eğer böyleyse Rabbimizin diğer güzel  ismi olan El-Kabıd bir zamandan sonra galaksileri yine bir araya toplayacak demektir. yani genişlemeden sonra daralma.

Hac 73
Hac 73- “Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.”

Bakara 26-   Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.

Genetik araştırmacıları genetik araştırmalarında model organizma olarak meyve sineklerini kullanırlar. Evrim teorisini kanıtlamak isteyen batılı bilim adamları meyve sineklerini mutasyona uğratarak yeni bir tür veya yeni bir özellik ortaya çıkarma peşindedir. Yaptıkları çalışmalarda mutasyon yolu ile  meyve sineklerinin göz rengini değiştirebilmişlerdir. Ancak göz rengi, değiştirilen sineğin tekrar eski göz rengine dönmesi mümkün değildir.

Yukarıdaki ayeti kerime evrim teorisini veya bilim adamlarını yaratıcı yerine koymak isteyenleri konu alıyor olabilir. Evrim teorisi veya bilim adamlarının bir sinek bile yaratmadığı malum. Sineğin dna sını (göz rengini) bir şekilde  değiştirseler bile bu dna değişikliğini sinekten geri alamazlar. Bu hususta bilim adamları da sinekte acizdir. İşte bu ayet bu konuya işaret ediyor olabilir.  Kesin olan ayeti kerimenin hak olduğudur. Yorum hatalı olabilir.

Karıncalar , hud hud kuşu.

Neml 18 , 19- Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler” dedi. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: “Ey Rabbim! Beni; bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!”

Yukarıdaki ayetlerde karıncaların aralarında tıpkı hud hud kuşunun Hz. Süleyman ile konuştuğu gibi haberleştiği anlaşılmaktadır. Hayvanları birbirleri ile konuştuğu zaten bilinen bir şey. En çok bilineni deniz altında veya havada ses dalgası ile konuşma. Ses dalgası ile haberleşme her şeyi açıklayamaz. Bugün televizyonda binlerce sığırcığın  havada ahenk içinde dans edercesine tam bir senkronizasyon halinde sağa sola yukarı aşağı uçtuklarını izledim. Bu olayı ses dalgaları veya gözle takip ile gerçekleştirmek mümkün değil. Bu olay ancak tek bir liderin bir nevi elektromanyetik dalga veya benzeri bir yöntemle senkronize ve yön  komutları göndermesiyle olabilir. Sadece bunlarda yetmez uçan her sığırcığı bu komutları değerlendirerek hatasız uygulamasıda gerekmektedir.

Tak tak  tak tak …… (veya zil sesi kapı çalıyor.)

Kim O …..

Kimse yok….. (veya Sessizlik)

Bu durumda kapıyı açmaya gerek yok kimse yokmuş dermiyiz. Demeyiz. Neden . Çünkü açık bir olay var kapının kendi kendine çalması imkansız. Mutlaka birisi kapıyı çaldı.

Gelelim karıncalara .. Herkesin bildiği gibi karıncalar şaşırmaz , beklemez ve kaybolmaz . Yuvalarında 100 lerce metre öteye gittikleri halde … O halde tıpkı sığırcıklarda ve pek çok hayvanda olduğu gibi kendilerine özel bir haberleşme yöntemine sahipler. Peki bizde neden yok. Olmaması olmayacağı anlamına gelmez. Nitekim Hz. Süleyman efendimizde bu özellik vardı. Peki bizde neden yok derseniz aslında mantıklı cevabı çok basit. Bu özellik her insanda var ancak aktif edilmemiş halde. Nasıl bir bilgisayara yazıcı veya usb çubuğu bağladığınızda eğer sürücü yazılımı bilgisayarda bulunmuyorsa bu bağlanan cihazların çalışmayacağı gibi, İnsanda bulunan  bu çeşit bir haberleşme donanımı yazılım olmadığından çalışmamaktadır.. Allah taala  Hz Süleymana bu yeteneği bahşetmiş ve Hayvanlarla konuşturmuştur.

Yunus 100 – “Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir. “

Araf 7  “Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen) yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir” 

Allah taala kibirlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım buyuruyor. Allah kibirlileri sevmez. Allaha iman edip kulluk eden o ayetlerinde haktan geldiğini bilir ve “İnandık, hepsi rabbimizdendir” der. Diğeri ise imtihanı kaybeder.

Umuma sirayet eden fitne.

enfal 25 – “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.

Demokrasinin  tanımı şöyle , Demokrasi: Tüm üye ve vatandaşların organizasyon ve devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Veya çoğunluğun yönetimidir. vs.

Öte yandan hüküm ve hikmet Allahındır mealinde bir çok ayet vardır.

Yusuf 40 – “……. Siz ve atalarınız, Allah’ı bırakıp kendi icadınız olarak, kutsadığınız şeylere kulluk ediyorsunuz. Oysa Allah, onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Hüküm, yalnız Allah’ındır. Kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmez. “

En-am 116 – “Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.”

Ahzab 36  – “Allah ve Peygamber’i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah’a ve Peygamber’e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.

Herşeyi bilen ve hikmet sahibi olan sadece Allahtır. Hüküm yani kanun koyma gücü ve yetkisi sadece onundur.  Çoğunluk tarafından masum bilinen demokrasi ise sapkınlıktır. Demokrasi ise insanı hüküm koyucu olarak tanımlar. İnsanoğlunun Allahın hükmünden ve o hükmün uygulaması , açıklaması olan sünnetden başka bir şeye ihtiyacı yoktur. İnançlı insanlar  ancak  ilahi kanunlara paralel olarak ve asla sınırı aşmayacak olan yönetmelik hazırlayabilirler.

Bakara-196

Bismillahirrahmanirrahim

Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun. Biliniz ki Allah’ın vereceği ceza ağırdır.

Hac farz olan emirlerdendir. Allah Taala geçmişide geleceğide bilir. Allah insana taşıyamayacağı yükü yüklemez. Elbetteki Allah ileriki zamanlarda hacca kotalar konulacağını müminlerin hacdan engelleneceğini biliyordu.

Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. ”  Ayetin baştaki 3 cümlesi engellenerek hacca gidemeyen müslümanlara ne yapmaları gerektiğini anlatıyor.  İlk cümle ise kurban gönderip başı traş etmemenin tam hac yerine geçmediğini anlatıyor. Yani suyu görünce teyemmüm abdestinin bozulması gibi.  Eğer hac yapabilmek mümkünse normal hac yapılacak yani ihrama girmek, vakfe , tavaf , say vb yapılacak. Eğer mümkün değilse bakara 196 ile amel edilecek. Bu engel kaktığında ise kesinlikle geciktirlmeden  yine normal hac vazifesi yerine getirilecek.

Osmanlı padişahlarıda pek çok zaruri sebep nedeniyle hac görevlerini yerine getirememişlerdir. Heralde onlarda bu ayet ile amel etmişlerdir diye düşünüyorum.

Farz olan haccın engellenmesi ise elbette şeytan ve tayfasının  tuzağıdır.

Hac 25-  “İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız. “

Hacca kota koyanlar, sadece kendi vatandaşlarına haccı serbest edenler yukarıdaki ayetleri okusunlar bir daha düşünsünler. Öyle bir yetkileri yok. Herkesin eşit hakkı var.

2014 te ne olacak. 2014 e dikkat. çok dikkat.

2014 yılında çok önemli olaylar olacak gibi görünüyor.  şeytanın adımını takip eden güçler eliyle 10-15 yıldır devam eden pek çok anlamsız , zalimce olay hep 2014 yılını işaret ediyor.

  • Spitsbergen Adasına Bill gates , Rockefeller Vakfı, Monsanto Şirketi, Syngenta Vakfı, Norveç hükümeti ve diğerleriyle birlikte, “kıyamet günü tohum bankası” olarak adlandırılan bir projeye milyonlarca dolar yatırmaktadır.
  • FEMA (Federal Acil Yönetim Ajansı)’nın ABD çapında 800’e yakın toplama kampı var.  Milyonlarca kişiyi barındıracak Bu kamplarda milyonlarca tabut var. FEMA devreye girdiği anda, kanunları askıya alabilme, insanları göç ettirebilme, gerekçesiz olarak gözaltına alma ve tutuklayabilme gibi inanılmaz yetkilere de sahip.
  • Son yıllarda çeşit çeşit virüslerle karşılaştık. Üstelik bu virüsler sadece asyalı , afrikalı ve güney amerikalılara musallat oluyor öldürüyor.  Bazıları yaşlıları değil gençleri öldürüyor çok ilginç . En son çıkan koronavirus arapları hiç sevmiyor.
  • KKKA yani kırım kongo son yıllarda hortladı. Ne aşısı ne ilacı var.
  • 2014 yılını mart ayında çarpma ihtimali çok  çok az olan büyük bir göktaşı dünyayı sıyıracak geçecek veya çarpacak. Bu göktaşı eğer dünyaya çarparsa dünyamız yılar sürebilecek bir nükleer kış etkisine maruz kalacak.
  • Bu göktaşı büyük ihtimal dünyaya çarpmayacak ancak nasa göktaşlarını uydular ile bilardodaki gibi yönlendirme yeteneğine sahip. (deep impact , tempel1)  http://www.cnnturk.com/2005/bilim.teknoloji/bilim/07/04/deep.impact.tempel.1i.vurdu/108476.0/index.html
  • İşgal güçleri afganistan savaşının 2014 te biteceğini çekileceklerini açıkladılar. Fakat mevcut durum itibariyle bu mümkün görülmüyor.
  • Suriyeye tokat atmak isteyenler eğer kimyasal silahlarını 2014 ortalarına kadar imha ederse tokat atmayacaklarını söylediler. Hatta imha işlemleri başladı bile bu ne sürat.
  • Herkesin nükleer silahı var ama birileri sadece iranın nükleer silah üretmesinden  korkuyor. Üstelik bu paranoyaklar hiroşimaya ve nagazakiye 2 atom bombası atmaktan sabıkalılar.

Nükleer kış ve sonuçları nedir : Bir nükler savaş sebebiyle veya dünyaya çarpacak bir bir göktaşı sebebiyle yerden kalkacak toz bulutu atmosferi saracak ve güneş ışınlarının dünyaya girişi azalacak.  Dünya soğuyacak  toz bulutu dağılana kadar belki bir kaç ay belki bir kaç yıl boyunca ziraat yapılamayacak açlık ve hastalıklar baş gösterecek bitkiler ölecek yağmalamalar ve ölümler başlayacak.

Hava soğuyunca virüsler dünyayı saracak ilaç ve tedavi imkanı olmayan insanlar özellikle bazı ırklar yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşılaşacak. Her kış bir kaç kişiyi öldüren sars , kuş , domuz vb virüsler soğuğun uzun sürmesiyle kitlesel katliama sebep olabilecek. Tohum stoklamayan kısır tohum kullanan ülkeler ve çiftçiler böyle bir felaketten sağ çıksa bile tohum sıkıntısı çekecek açlıkla başbaşa kalabilecekler.

Böyle bir felaket yaşanırsa abd ve avrupa içerisinde yaşayan ve sevilmeyen afrikalı ve asyalı ve güney amerikalılardan da kurtulmuş olur. Sonrada şeytan uşakları derlerki “yahu şu darwin ne kadar haklıymış , evrim teorisi doğruymuş , bunlar az evrimleşmiş ırklardı zaten”. şeytanın amacıda zaten yaratıcıyı inkar ettirmek değilmi.

Eğer böyle bir feleket yaşanırsa iran ve suriye gibi devletlerin çok sert tepki vereceğini bilen şeytani güçler bu ülkelerin ellerindeki güçlü silahlardan çekinmesi ve paranoyak gibi davranmaları artık daha fazla anlam kazanıyor.

Böyle bir felaket yaşanmazsa avrupa ve abd 10-20 yıl içinde dünya liderliğini çine kaptıracak. Dünyanın egemen  sermayesi çinin servetini ve yönetimini  ele geçiremiyor. Bu sermayenin böyle bir felakete aslında ihtiyacı var. Birisinin de dediği gibi….

Bu konuyla ilgili daha fazlası…

http://mart2014.wordpress.com/

En büyük dolandırıcılık : PARA

Para nedir ?  Para bir dolandırıcılık aracı olarak kullanılıyor. Devletler veya sermaye tarafından değeri tespit edilen kağıt. Paranın değeri sabit değil , bugün ile yarınki satın alma gücü aynı değil. Parayı elinde bulunduran hep zararda. İnsanların eline değerli bir şey verirseniz değerini değiştiremezsiniz. Ancak insanların eline para diye , değerli diye kağıt verirseniz daha sonra bu kağıdın değerini düşürürseniz siz insanlarca yazılan yasada tanımı yapılmayan bir suçu işleyerek hırsızlık yapabilirsiniz. Bu konuda kağıt para ile birlikte bir şeye daha ihtiyaçları var. FAİZ.

Dünyadaki yoksulluğun sefaletin ve krizlerin baş sorumlusu : FAİZ

Kim parası , sermayesi varken bankadan faizle borç alır. Kimse almaz. Fakat insanlar bankalardan faizle borç alıyorlar. Neden çünkü insanların geliri giderine eşit veya daha az. İnsanlar çok çalışıyor, teknoloji ilerledi verim arttı,  fakat yoksulluk sefalet azalması gerekirken arttı. İnsanlar yoksullaştıkça bankalardan faizle alınan borçlar artıyor. Ve bankalar kar rekorları kırıyor. Oturdukları yerden üretim ile ilgili hiçbir iş yapmayan bankalar para alıp satarak haksız para kazanıyor. Her 10 senede bir çıkan uluslararası ekonomik kriz özellikle tasarlanıp uygulanıyorki biriktirilen sermaye tüketilsin ve daha fazla faizle borç alınsın, faiz çarkı dönmeye devam etsin.

Çözüm olarak eskiden olduğu gibi para yerine altın veya gümüş kullanılması gerekiyor.  Faizin mutlaka yasaklanması gerekiyor. Faizli ekonomik sistemde üreten değil parazitler kazanıyor. Hiç kimsenin devletin bile kağıt para basarak gelir elde etmesi hakkaniyete uygun değil. Çünkü sen bu paranın karşılığı olarak bir hizmet üretmedin.

Ayrıca hemen her toplumda  hırsızlık vakalarına gerekli cezalar verilmiyor, böylece insanlar üzerinde korku ve tedirginlik yaratılarak paralarını bankaya yatırmak için baskı oluşturulmaktadır. Polisler artık hırsız yakalamaktan bıktı mahkemeler serbest bırakmaktan bıkmadı. Mahkemeninde yapacağı bir şey yok çünkü elleri kolları çağdaş denen uyduruk ve şeytani kanunlarla bağlı. Aslında şeytan ve tayfası olmasaydı insanlar hırsızlara gerekli cezaları verirlerdi. Ve hırsızlık olayları bu kadar çok olmazdı.

Dolar : Her Para birimi talep gördükçe kıymetlenir ve bu kağıtı basan için fazladan basma imkanı oluşturur. Herhangi bir ülkede kabul edilen her dolar miktarı abd ye aynı miktarda para basma imkanı verir. Hiçbir değer  veya hizmet üretmeden elde edilen bu gelir hırsızlıktır. Hatta dolandırıcılıktır. Bu durumu engellemek için geçici olarak belki bir para birimini dolara eşitlemek çözüm olabilir. Doların yerine dolar ile aynı alım gücünde bir para  birimi doların bu hırsızlığını durdurabilir.

 

KAPİTALİST TIP

Tedavi eden kişiye hekim denilir anlamı “hikmet sahibi” demektir. Günümüzdeki hekimler kapitalist şirket ve hükümetlerin yönlendirmesi ve baskısı altındadır. Kapitalist her düzenin amacı para kazanmaktır. Kapitalist bir ülkede tıbbın kapitalist olmaması düşünülemez. Kapitalist tıbbın amacı tedavi etmek değil para kazanmaktır.

Bu sebeple hastalar ve hastalıklar bir gelir kapısı olarak görülmekte , kalıcı tedavi  yerine semptomları gidermek için sürekli tedavi hizmeti ve ilaç satmak daha karlı olmaktadır.

Nüfusun hasta sayısı ve tedavi masrafları artmaktadır.

Alternatif tıp öcü gibi gösterilmekte , yasaklanıp cezalandırılmaktadır.

TIP MAFYASI

http://www.ssptedavisi.com/tr/tip-mafyasi

40 yaşını geçen hemen herkes ilaç kullanmaktadır. Bu ilaçlar hastalığı tedavi yerine hastalığın vücüda verdiği zararları örtmektedir. Kalp şeker ve tansiyon hastalıklarına bir sürü para harcanmaktadır.

Kapitalist sistemde ne kadar büyük ve gösterişli ne kadar saygın olursa olsun hiç bir kurum ve kişiye veya hükümete sorgulamadan inanılmamalıdır. Bu çok büyük saflık olur. Çalışan bireylerin emekli olduktan sonra uzun yaşaması  kapitalist hükümetin  ve küresel sermayenin işine gelmez. Unutmayın !!!

Hadis

“Allah Teâlâ Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç varetmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın.” [Ebu Dâvud, Tıbb 11, (3874).]

Tribulus (çoban çökerten)

Bu bitkiyi 30-40 yaşını aşan her insanın 5-10 yılda 1 kutu kullanması gerekir. Bu bitki damarlarda oluşan kolesterol plaklarını eritip dolaşımı rahatlatarak ms , şeker, tansiyon , kalp krizi vb pek çok hastalığı kalıcı olarak tedavi etmektedir. Piyasada tribulus veya panaks adıyla satılan bu bitkisel ilaçlar kapitalist medya ve tıp mafyası tarafından öcü gibi gösterilmektedir. Oysa bu bitki daha birkaç sene öncesine kadar sporcular tarafından kullanılıyor ve tavsiye ediliyordu. Ancak şifalı özelliği ortaya çıktıktan sonra zehir ilan edildi.

Adsız25 tl vererek stent takmaktan veya bypass ameliyatı olmaktan kurtulmak kapitalist tıbbın hoşlanacağı bir durum değildir.

Kepek ve un

6946 – Ümmi Eymen radıyallahu anhâ’nın anlattığına göre: “Kendisi bir unu eleyip ondan Aleyhissalâtu vesselâm için ekmek yapmıştır. Resülullah: “Bu nedir?” diye sormuş, o da: “Bu bizim diyarda yaptığımız bir yiyecektir. Ben ondan sizin için bir ekmek yapmak arzu ettim” demiştir. Aleyhissalâtu vesselam da: “Şu eleyip ayırdığın kepeği, öbürüne (un kısmına) geri kat, sonra yoğur (ve ekmek yap)” buyurmuştur.”

Ekmeğin kepeği ve ruşeymi çıkarılarak, ekmek içerdiği vitamin , mineral ve silikadan arındırılmaktadır.  Ruşeymi çıkarılmayan un kısa sürede bozulmaktadır. Unu depolayabilmek için ruşeym çıkarılmaktadır.

En doğrusu buğday tanesinin % 100 ünü  günü birlik una çevirmek ve mayalayarak ekmek yapmaktır.

Yemek ile ilgili diğer hadisler…

Çok yeme içmeden sakının! Zira o, bünyenizi hastalandırır, korkaklığı artırır ve ibadetlerinizde tembelleştirir.(Aclunî, Keşfü’l-Hafa, 1/279)

“Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa ki Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın.” (Tirmizi, Zühd, 47)

“Acıkmadan yeme , doymadan kalk.”

 (S.A.S)

Bunama , Alzaymır : Kuranı kerimi, yüzünden arapça olarak okumanın yaşlılık hastalıklarına iyi geldiğini düşünüyorum. Etrafımda her gün kuran okuyup alzaymır olan birini görmedim. İnşallah görmemde.

Yunus 57 – Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet geldi.

İsra 82 –Ve biz, Kur’ân’dan, inananlara şifâ ve rahmet olan âyetleri indirmedeyiz ve bunlar, zâlimlerin ancak ziyanlarını arttırır.

Fussilet   4 –Biz Kur’ân’ı Arapça değilde, başka yabancı bir dilde Kur’an olarak indirseydik, elbette o inkâr edenler derlerdi ki: “Ayetleri Arapça olarak açıklansaydı da, anlasaydık olmaz mıydı? Bu ne? Dil yabancı, muhatabı da Arap!” De ki ey Muhammed! “Bu Kur’ân, iman edenler için doğru yolu gösteren bir rehber ve şifa kaynağıdır. İnanmayanların ise, kulaklarında bir ağırlık vardır. Kur’ân onlara kapalı ve karanlıktır. Onlar uzak bir yerden çağrılıp da duymayan, anlamayan kimseler gibidir.”

Kuranı kerimin şifa olduğu ayetlerde geçmektedir. Ayrıca kuran alfabesi biraz karışık ve tecvid (güzel okuma) kuralları olduğu için okurken insan beynini ve kalbini çalıştırarak sağlıklı kalmasını sağlamaktadır.

Tevekkül

Halk arasında Allahtan gelene razı olmak olarak biliniyor. Bence asıl anlamı “yönetici edinmek” tir. Yani şirkten uzaklaşmak. Yani hayatımızda karşımıza çıkan her durumda (iktisadi , sosyal, dini, siyasi  ve hepsi) ve olayda bu husus ile ilgili Allah (taala) nın emir ve tavsiyelerini hatırlayarak bu emir ve tavsiyelere göre hareket etmek ve yaşamaktır. Kısaca yoldan çıkmamak şirk koşmamaktır.

... Mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler. (Maide Suresi, 11)

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 132)

 “Bize ne oluyor ki, Allah’a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah’a tevekkül etmelidirler.” (İbrahim suresi,12)

Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 48)

Dünya hayatı ne kadar ..

Ortalama insan ömrü 80 yıldır. Gençlikte bu ömür hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. Yaşlandıkça ömrün ne kadarda hızlı geçtiğini düşünürüz. Peki gerçekte insan ömrü ne kadardır.

Hac 47  Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va’dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir “

Rabbimizin katındaki 1 günü 24 saat kabul edersek. 1000/24=41.66 yıla denk gelir. Yani insanın dünyadaki ortalama ömrü ancak 2 saat kadar olduğu anlaşılıyor.

mü’minun 112Allah, (inkârcılara) “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” diye sorar.

mü’minun 113  “Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor” derler.

Ahirette insanlar bu durumu anlayacaklar. Bu dünyada iken ayetlerin farkına varıp 2 saatlik vakit için ebedi hayatımızı tehlikeye atmayalım. Allaha iman ve ibadet edelim. Yalnız Allaha kulluk ve Yalnız Allaha tevekkül edelim. Bizi ve herşeyi yaratan odur. Dünyanında ahiretinde sahibi odur. Dünya ve ahirette bize yardım edebilecek tek varlıkta odur. O halde dünyada Allahın bizim için seçtiği İslama uygun olarak yaşayıp müslümanlar olarak ölelim. Çünkü gerçektende Allahın hesap görmesi çok çabuktur.

Alemlere rahmet Hz. Muhammed mustafa. (S.A.S)

Enbiya 107 “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

O Allahın elçisi nebilerin sonuncusudur. Her müslüman, her insan  için en güzel örnektir. Her gün en az 10 defa salavat getirmek çok iyidir. Peygamber efendimizin (S.A.S) ismi anıldığındada ayrıca salavat getirmeliyiz. Allahım ümmeti muhammedi peygamber efendimize (S.A.S) benzet, Allahım ümmeti muhammedin imanını artır diye dua etmeliyiz.

“Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym”

MANASI: Allahim Kapaliklari açan, geçmise son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukati senin dogru yoluna ileten Efendimiz Muhammed ve o nun aline ve ashabina O’nun yüce kadrü kiymetince salat eyle, selam eyle ve O’ nu mübarek kil.

Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhim. İnneke hamîdün mecîd.

Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhim. İnneke hamîdün mecîd.

http://www.salavatoku.com/salavati_serifeler.aspx

Hırsızın elini kesmek

Maide 38  “Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir. “

Hırsızlık ile mücadele için gerçek doğru yol budur. Hırsızlık artık bir meslek haline geldi . Bir çok hırsız  onlarca kere yakalandığı halde fırsatını bulduğunda yine çalmaya devam ediyor. Hapis cezası hırsızlığı ve hırsızı engelleyemiyor. Sadece cahiller değil okumuş kültürlü insanlarda çalıyor.

Hırsızı ömür boyu hapiste tutmak mümkün olmadığına göre ve ruhsal olarak ikna edilemediğine göre tek çare hırsızlık yapan organının kesilmesidir. Yani ellerin kesilmesidir. Bu gerçek ve reddedilemeyen bir çözümdür. Elleri olmayan bir hırsızın bir şeyi çalması mümkün değildir. Bu ceza hem topluma hemde hırsıza iyiliktir. Toplum hırsızlardan hırsızlarda günahtan kurtulacaktır. Bu ayet gerçekten de hikmetlerle doludur.

Emin Belde:

Bakara 126.  “O vakıt Hz. İbrahim: “-Ya Rab, burasını emîn bir belde kıl ve ahalisinden Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır!” diye dua etti. Allah: “Kâfir olan kimseyi de dünyanın az vaktında rızıklandırırım, sonra onu âhirette cehennem azabına muztar bırakırım. O varılacak ateş, ne kötü bir yerdir!” buyurdu.
Ayette Hz. İbrahim Rabbine dua ederek mekkeyi emin bir belde kılmasını diliyor.

Tin 3. “Ve bu emin olan beldeye.”

Tin suresi 3. ayette emin kılınan beldeye buyurulmaktadır.

Peki nedir emin kılınan belde..

tsu1945ArabianPlate (1)

Arap yarımadasının çevresi kırmızı çizgilerden geçen kırık bir fay tabakasıyla çevrelenmiştir.. Tıpkı oto ön camlarına taş çarpması sebebiyle kırığın yayılmasını önlemek üzere camcılar tarafından yapılan halka gibi. Böylece çatlağın veya hasarlı noktanın etrafı çevrilerek kırığın yayılmasına engel olunmaya çalışılır. İşte arap yarımadasında olanda benzer bir durumdur. Resimden de görülebileceği gibi dört bir yanında çok fazla deprem olmasına rağmen arabistan yarımadasında hemen hiç deprem olmamaktadır. Bir nevi korumaya alınmış gibidir.

 Türkiyede üretilen ve  satılan seccadelerdeki çirkin figürler. (subliminal mesaj)

20150817_064904

20150817_064946

Bu seccadelerde ilk bakışta görünmemesine rağmen bazı çirkin figürler  seccadede gizlenmiş. Yeşil seccadede gizlenmiş çirkin figür şu.

melun

Kırmızı seccadede ise saklı iki çirkin figür var. Bunlardan birisi seccadenin orta üst kısmında kel kafalı , gözleri bıyık ve sakalları ve elbisesi ve kolları hatta elleri belli olan çirkin bir figür var. İşte fitnenin ilki…

melun2

Kırmızı seccadeki diğer figür ise çok iyi gizlenmiş. Bu figür seccadenin tepesine ve kenarlarına yerleştiren önce boynuzları iptal etmiş sonrada figürün kenarlarına kamufle amacıyla bazı motifler yerleştirmiş. Boynuzlar yerine tekrar monte edilip saklama amaçlı motifler silinince işte gizlenen figür bu. İnek veya öküz gibi bir hayvan kafası figürü.

inek

Bu gizlenen resimleri ortaya çıkarmak için paint programı yeterli oldu. Seccade alırken motifsiz düz seccade almanızı tavsiye ederim. Hatta satın almayın kendi seccadenizi kendiniz yapın veya yaptırın. Anladığım kadarıyla şeytanın uşakları seccadelere musallat olmuş. Bu seccadelerde tıpkı mushaflar gibi diyanet uzmanları tarafından kontrol edilmelidir.

20150821_223051
kare

karesurat1

Yandaki seccadenin tam tepesinde görülen simetrik  motifte yine gizli bir robot yüzü var. Hemen üstteki resimde boşluklar doldurulursa tepedeki o figür elde edilir.

Bu kadarla sınırlı değil yukarıdaki figürün hemen altında bir vampir suratı var.

vampir

20150824_090340

20150824_090245

20150826_195220

Altta görüken çirkin figürlü seccadeyi  bugün hacıbayramda esnaf gösterdi. Bende ekledim.

20150913_122219

pis1

Seccadeler üzerinde ısrarla işlenen bu pis işaretler aslında şeytanın müslümanın namazına vermek istediği zararın bir göstergesidir. Böylece kıldığımız namazın ne kadar kıymetli olduğunu da anlamış oluyoruz.

20151102_150814

İlk bakışta dilini çıkarmış bir adam kafası hemen belli oluyor. Fakat imam ve cemaat ikaz ettiği halde diyanet öyle düşünmüyor. Evet bu çirkin figürler ankara onkoloji hastanesi camisinin mihrabı. İnanmayan gitsin baksın. Dikkatli gözler bundan daha fazlasınıda görebilir. İşte mihrap ve ve yanındaki çirkin figürler.

20151111_120953

20151111_121014

20151111_121014 - Kopya

20151111_121014 - Kopya (2)

20151111_121014 - Kopya (3)

Bunlarda sarıca cami halıları… (insan suratı , kral kraliçe, geyik, hayalet , yamyam)

SH-124BSH-125TSH-138H SH-139B SH-319Y-rev - KopyaSH-322H - Kopya

Alttaki foto bir camii duvarından.

20160909_122633

Bunlarda yukarıdaki fotodan…

duvar

Bu cami halısındada kocaman ağızlı bir surat var.

agiz

Bu tahta yüzeyi  kıble yönünde bir cami duvarından.  Resim içindeki motifler peryodik tekrarlanıyor yani raslantı değil.

tahta1

Yukarıdaki resimde ayı , köpek ve yanyana 2 adet kadın başı figürleri görülüyor.

Ağaç gövdesinde her yıl için bir halka doğal olarak oluşur. Kütük kesildiğinde bu halkalar görülür. Ancak bu halkalar kesinlikle birbirini kesmez. İki halka birbirine temas etmez. Yukarıdaki gibi bir desenin oluşabilmesi için resim üzerinde photoshop ile işlem yapmak gerekir. Dikkat edilirse işaretli yerlerde halka kesişmeleri bulunmaktadır. Bu resmi yapan kerestelerin , kütük halkaları hakkında bilgisi yokmuş.

Ahmet hamdi akseki diyanet cami:

Bu cami diyanet işleri başkanlığının bitişiğinde yeni yapılmış büyük bir camidir. .Bu camide de hemen her camide olduğu gibi subliminal mesaj olabileceğini düşünerek bir ziyaret ettim. Ve hayretler içinde kaldım. Şimdiye kadar hiçbir camide bu kadar subliminal mesaj görmemiştim. İşte caminin içinden ve bahçesinden çeşitli görüntüler.

all

Yukarıdaki resimin sol üst köşesinde bulunan görüntü caminin içinde üst 4 köşesinde bulunmaktadır. Bu görüntünün ortasındaki figür caminin istisnasız hemen her yerinde bulunmaktadır. Duvarlarda halılarda mihrapta, her yerde belki on binlerce kere tekrarlanan bir figür bu.

3canavar

Bu figürden 10 tane dairesel olarak bir araya getirilerek 10 gen (ongen) bir figür elde edilmiş. 10 gen figürü oluşturan 10 adet canavar figürünün ağzı ortak . Bu 10gen canavar benzeri figür hem duvarlarda hem halıda hem cami üst köşelerinde hem özellikle kıble istikametinde bolca işlenmiş. Bu ongen figürün anlamı hakkında ki yorumum ise Hz musaya (a.s.) inen 10 emir olabileceğidir. Eğer bu yorum doğruysa bunu yapanların dini ve siyasi düşünceleri hakkında bir fikir verebilir. Tabi olmayabilirde..

Bu figüre benzer başka bir figürde bahçeden.. 2 resim üstte sol alt köşedeki merdiven korkuluğundan. Kaynak resimde kırmızı hat ile çevrelenen bölge çıkarılıp 90 derece sağa döndürüldüğünde ve gizleme amaçlı figürlerden temizlendiğinde aşağıdaki gibi cami ortamına hiç yakışmayacak çirkin bir figür ortaya çıkmaktadır. …

bahce

Yine yukarıda bulunan çoklu resmin sağ üst köşesinde görülen süsleme figürü caminin tavanında çok sayıda bulunmaktadır. Alltaki resimde figürün orjinali ve sağda ise gizlenen bıyıklı , sakallı, saçlarını ortadan ayırmış, başında takke gibi bir nesne bulunan bir insan portresi görülmektedir. Bu portreyi elde etmek için sadece gizleme amaçlı figürler temizlenmiş hiç bir ekleme yapılmamıştır.

20160926_1042tavan

Başka bir subliminal obje sanki şahesermiş gibi mihrabın iki yanına yerleştirilmiştir. Orta kısmında resmin orjinali , solunda ve sağında ise orjinal resmin içine gizlenen böcek ve kelebek kadın figürleri görülmektedir. Böcek ve kelebek figürleri elde edilirken küçük dairesel yuvarlak detaylar gizleme amaçlı olduklarından dikkate alınmamıştır. Kelebek kadın figürü elde edilirken altın sarısı metal yüzeyin çevresi siyah çizgi ile çizilmiştir. Böcek figürü elde edilirken gri yüzeyin çevresi siyah çizgi ile işaretlenmiştir.

mihrap

ahmet hamdi akseki diyanet camii nin yüksek çözünürlüklü dosyaları

Görsel dosyalarını yukarıdaki linkten indirip inceleyebilirsiniz.

ahmet hamdi akseki diyanet camii nin yüksek çözünürlüklü dosyaları

Görsel dosyalarını yukarıdaki linkten indirip inceleyebilirsiniz.

Diyanet ve cami görevlilerine tavsiyem subliminal mesajlarla ilgili araştırma yapmaları ve çevrelerindeki camilerde ve dini motifli resim olan her üründe bu çirkin figürlerin olup olmadığını bizzat kontrol etmeleridir. Ayrıca yakınlarındaki güzel sanatlar ile ilgili yüksek okullarda fakültelerde görev yapan hocalardan hatta lise ve orta okullardaki resim hocalarından bu hususta yardım istemelerini de tavsiye ederim. Eğer caminin halısı , duvar seramikleri , pencerelerdeki cam vs yeni yapılacaksa veya yenilenecekse yine subliminal mesaj hususunu ihmal etmesinler satıcılara güvenmesinler.

Cami halısı olarak klasik düz iki renkli kabartmasız işlemesiz ve desensiz halıları tercih etsinler. Halı üzerinde bir tek çizgi veya nokta olmamalı. Aşağıdaki halı gibi olmalı sadece renkler arzuya göre değişebilir. Ancak ikiden fazla renk olmamalı. Bu devirde çok dikkatli olmalı .

18-58-large

İnsanların haklarını kısmak.

şuara 183 ”insanların hakkı olan şeyleri kısmayın. yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”

Günümüzde bu ayetteki konu çok ihlal ediliyor. Yurtdışına çıkmak için pasaport , mal getirmek için ruhsat ve gümrük , zaten yaptığın bir işi yapmaya devam etmek için ruhsat ve belge ayrıca bir sürü mantıksız harç ve vergi isteniyor. Çiftçinin ne ekeceğine müdahale ediliyor. Bu tür olaylar için bütün bu sınırlamalara hiç gerek yok.  İsteyen istediği yere gidebilmeli , ücretini ödedikten sonra istediği malı getirebilmeli. Taşıma yapmak için araç ve tecrübeden başka bir şey istenmemelidir. Bu tür uygulamalar ürün ve hizmeti pahalılandırmakta , hiç bir emek harcamadan gelir elde etmeye çalışılmaktadır.

Bu yapılanlar bozgunculuktur. Kanunu Allah koyar. Ben yaptım oldu diyemezsin. İlahi emirlere uymayan sistemler çökmeye mahkumdur. Ne kadar önde gözükürlerse gözüksünler. Durumları tıpkı bayrağı düşürmüş koşucunun önde koşmasına benzer. Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur.

İngiltere.

İngiltere yani birleşik krallık diğer devletlere benzemiyor. İngiltere tarihi ve şimdiki durumu ilginçliklerle dolu. Stonehenge  tarihi mısır yapılarına benziyor. İngilterede güneş hareketleriyle uyumlu bir büyük yapı görmek ilginç. Üstelik bu yapının 91 ve 93 nolu taşları büyük piramiti gösteriyor.

gaunt

Merkezden 91. taş istikametinde ilerlerseniz veya merkezden 93 nolu taş istikametinde ilerlerseniz ikisindede büyük piramiti bulursunuz. İlginç değilmi. Dahada ilginci bu anıtı yapan dünyanın yuvarlak olduğunu da biliyormuş. Bu yapı o devirdeki ingiliz köylülerin yapabileceği bir şey değil. O tarihte bunu yapabilecek tek uygarlık mısır uygarlığı yani firavundur.

Tarih boyunca hiçbir özelliği olmamasına rağmen çevrelerindeki ve uzaklarındaki irili ufaklı devletleri milletleri hayret edilecek şekilde ele geçirip yönetmiş ve sömürmüşlerdir. Üstelik bunu hala günümüzde de yapabiliyorlar.

Çok ilginçtir başka bir millet için savaşan ve bu millet için toprak ele geçirip bu toprakta bağımsız bir devlet kuran herhalde tek devlet ingilteredir.

Başka ilginç şeylerde var. İngitere  sanki dünyaya meydan okur gibi trafiği soldan akar.  Anayasası yoktur. Avrupa birliğine katılıp para birliğine katılmamıştır.

Masonluk ingiltere kökenlidir.

Kraliçe tahtı prens charles a vermiyor. (Çünkü prens iyi biri şeytana uşaklık etmez. )

Bütün bu ilginç durumların görünürde sebepleri gösterilsede asıl sebep başkadır. Peki nedir.

Cevap simbiyotik (ortak) yaşam.

Bu ortak yaşam 3 ana unsurdan oluşmuştur.

  1. şeytan : Amacı zaten belli olan insanoğlunun en büyük düşmanlarından , melun.
  2. İngiliz kraliyet ailesi: Sırlarla ve kibirle dolu fakat hep kötülerin iktidarda olduğu birleşik krallığın ve sömürgenin devam etmesi en büyük amacı olan 2. ortak.
  3. Rottchilds ailesi : Almanyadan ingiltereye göç eden yahudi kökenli , amacı dünyayayı köle etmek ve tek dünya devleti kurmak olan siyonist banker.

Yukarıda yazılan ilginç durumlar simbiyotik çete ile birlikte düşünüldüğünde mantıklıdır.

Kuranı kerimde 3 şeyden çok bahsedilir. şeytan , firavun ve yahudiler. Acaba neden . Belkide bize bir ikazdır.

Kraliçenin muhafızı

Nisa 76 –İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

Bu çetenin üçüde islam düşmanıdır. İslam ülkelerinde ahlaksızlığı , fuhşu ,  din düşmanlığını ve zulmu yayan her kişi ve örgütü desteklerler. PKK terör örgütü , eset ve sisi bunların himayesindedir. Bir taşla iki kuş vurmayı çok sevdiklerinden kuran ve sünnet bilgisi olmayan müslümanları birbirlerine düşman ederler.

Her devirde insanın apaçık düşmanı şeytan:

şeytanın uşakları ve ortakları gelip geçer fakat melun şeytan kıyamete kadar kalıcıdır. Her devirde kendine hizmet eden insanları bulur ve kullanır. Tarihteki insanoğlu ile ilgili yaşanmış kötü olaylar ve zalim insanlar şeytandan bağımsız olarak değerlendirilirse mantıklı sonuçlara ulaşılamaz.

Bütün İlahi kitaplarda şeytanın insana düşman olduğu yazar. İman edenler şeytanın var olduğunu ve insanın düşmanı olduğunu bilirler. Ancak büyük bir gaflete düşerek sanki yokmuş gibi çevrelerinde gelişen olaylarda değerlendirmeye katmazlar.

yasin 59-60Ey Âdemoğulları! Size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur” dememiş miydim?

yasin 62- Nitekim o şeytan sizden nicelerini saptırdı. Hiç aklınızı kullanmıyor muydunuz!

Bu ayette haber verilen tehlike,  kıyamete kadar gelecek bütün müslümanlar içindir. Ve şu anıda kapsamaktadır. şeytan, kuranı kerimde apaçık düşman olarak geçmektedir. Fakat yazıkki bu apaçık düşmanın çevremizde gelişen olaylarda en önemli etken olduğunu anlayamıyoruz. Oysa bize bu husus ayetlerle defalarca haber verilmektedir.

fatır 6- Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır.

Hemen her müslüman veya tek tanrılı inanca sahip ülkenin başında bir çıkarcı, bir islam düşmanı, bir laik  veya şeytanın ve uşaklarının ve ortaklarının şantajına boyun eğen bir gafil bulunmaktadır. şeytan ve uşaklarının yardımı olmadan, topluma zarar vermeden yaşayıp ölecek bu kişiler şeytanın desteğiyle birer aktif islam ve hak düşmanı zararlı diktatöre dönüşür, kullanılırlar. Hitler , mussolini ve öcalan gibi . Hitler pagan, mussolini tek tanrılı din düşmanı , öcalan kafirdir. Hitler İktidara geldiğinde İngiltere kraliçesi tarafından ingilterede resmi tatil ilan edilmiş kraliçe ingiliz halkını nazi selamıyla selamlamıştır.

Bu gün müslümanların başına gelen geçmişte yahudilerin ve hristiyanlarında başına gelmiştir.

Bu her nesildeki insanın düşmanına karşı araştırma yapılıp önlem alınmalı ahlaki ve dini dejenerasyon önlenmelidir. Bu konuda yararlanılacak kaynaklar kuran, hadisler ve yaşanmış olaylar olmalıdır. Zaten amacı belli olan birinin yaptığı ve yapacağı şeylerde bellidir. Kişisel olarak şeytandan korunmanın yolu ayette şöyle buyurulur.

Nahl 99 – Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.

şeytan , dünyadan beklentisi çok olan insanları kandırır. Oysa İman edip Yalnız Allahı yönetici edinenler gerçekleri görür. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilirler.  şeytanın tuzaklarına düşmez, vaatlerine kanmazlar.

Melun ve racim Şeytanın ve ortaklarının canı cehenneme. Lanet olsun hepsine.

 Fatiha:

1- Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
2- Hamd o âlemlerin Rabbi,
3- O Rahmân ve Rahim,
4- O, din gününün maliki Allah’ın.
5- Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
6- Hidayet eyle bizi doğru yola,
7- O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

Fatiha suresi Kuranı kerimin ilk suresidir. Adeta kuranın amacını anlatır. Hem sure hem duadır. “evrim değil şükredene nimet” hususunda anlatıldığı gibi nimetleri veren Allahtır. Bu surede Allaha hamd , şükür ibadet ederek kamil kul mertebesine ulaşma gayesi için  doğru yolda olma arzusunu rabbimize arzederiz.

şeytan ise insanı sıratı müstakimden alıkoymak ister. Azdırarak inkar ettirerek gazaba uğrayanların yoluna çevirmek ister. şeytan insanları saptırmak için “senin dosdoğru yolunun üzerine oturacağım” demiştir.

İşte biz bu sureyi  okuduğumuzda şeytanın nasıl çıldıracağını siz tahmin edin. Ayetel kürsi , Nas, Felak kadar Fatiha suresinide şeytanın vesvesesinden kurtulmak için okuyabilirsiniz. Çünkü insan bu sureyi okuduğunda şeytanın yapmak istediği şeyin tam aksi için Allaha dua ediyor. Her vesvese geldiğinde bu surenin anlamını düşünerek  surenin arapcasını bir kaç defa okuyun. İnşallah vesveselerden kurtulursunuz. Üstelik inşallah sevabıda cabası.

Şeytanın vesveslerinden kurtulmak için  Müminun (97-98) ayette buyurulduğu gibi  “Ey Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Ey Rabbim! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım!” diye Allaha dua edilebilir.

“La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim” Bir kaç defa tekrarlanabilir..

“Subhanallahi velhamdulillahi vel ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil aziym.”  şeklinde söyleyip tekrar etmek daha faziletlidir.

RAD

Rad suresi Kuranı kerimin 13. suresidir. 13. cuzdedir. Bu surenin 13. ayetinin meali..

Rad-13  “Ra’d hamdile tesbih eyler, Melekler de korkusundan, ve saıkalar gönderir de onunla dilediğini çarpar, onlarsa Allah hakkında mücadele ediyorlardır, halbuki onun muhavvilesi çok şiddetlidir.

Rad : gök gürültüsü anlamındadır. Rad aynı zamanda radyasyon etkisiyle maddede oluşan enerjiyi ifade eden bir birimdir. Radiation Absorbed Dose. 1 gram maddeye 100 erg enerji kazandıran radyasyon miktarına 1 rad denir.

Gönderilen saıkaların (yıldırım)  radyasyon olduğunu düşünürsek geldiği yer uzay olacaktır. Gerçektende uzayda yüksek radyasyona sahip yıldırımlar oluşmaktadır.

http://www.yaklasansaat.com/evren/yildiz_ve_yasami/gama_isini3.asp

GIP (pdf)

Bu yıldırımlar samanyolu galaksisi veya diğer galaksilerden gelmektedir. Bu yıldırımlara GIP  Gama Işın Patlaması adı verilmektedir. Bu yıldırımlar çok  yüksek gama ışın enerjisi içerir. Bu yıldırımlar çoğunlukla dev kütleli yıldızların süpernova patlaması sonucu çökmesi ile ilişkilendirilmektedir.

Yıldız kelimesinin arapcadaki anlamı necm dir. Kuranı kerimde Necm isminde bir sure vardır. Bu surenin 1. ayeti…

Necm -1  “Battığı zaman yıldıza andolsun ki;” mealindedir.

Necm -1 “Ven necmi izâ hevâ.”

Heva kelimesinin anlamı batmak, düştü, kaydı, kayboldu anlamındadır

Süpernova patlamasından sonra içine çöken yıldızdan kalan kütle yüksek madde yoğunluklu beyaz cüceyi veya nötron yıldızını oluşturur. Beyaz cüce yıldızı hacmi ve görünürlüğü azaldığından  adeta görünmez olmuş veya kaybolmuştur.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Beyaz_c%C3%BCce

image005

Necm suresinin 49. ayeti..

Necm -49 “Doğrusu Şi’râ yıldızının Rabbi O’dur.” mealindedir.

Necm (yıldız) suresinde bir yıldızın adı geçiyor. Bu yıldız şira yani sirius yıldızıdır. Bu yıldız dünyaya 8.47 ışık yılı uzaklıktadır. Gama ışınının hızı yaklaşık ışığın hızıyla aynıdır. Eğer bu yıldız eşi gibi beyaz cüceye dönüşürse veya dönüşmüşse ve eğer ışının yönüde  dünya istikametindeyse oluşan yıldırım dünyaya 8 yıl 6 ay sonra ulaşacaktır.

Peki bu gama ışını yıldırımı eğer dünyaya isabet ederse ne olacaktır.

Tarık suresi:

1            Semâ’ya ve târıka andolsun.

2            Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?  (Tarık : Gece gelen , balyoz darbesi )

3            (O) yıldız, karanlıkları delip geçerek gelen ışıktır.  (Delip geçen ışık , Alev ve hararet saçan , balyoz gibi çarpan)

 10         (O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı.

11         And olsun Rac‘ sahibi semâ’ya,  (Rac : geri döndüren)

12         Yarık-çatlaklara sahip yere andolsun. (Yere ulaşmasıyla birlikte çok yüksek enerjiden dolayı yerin çatlayıp yarılması)

13         Şüphesiz (o Kur’an, hak ile batılı) ayırt eden bir sözdür.

14         O, boş-şaka bir söz değildir.

15         Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar,

16         Ben de bir tuzak kurarım.

17         Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı.

(http://www.diniyol.com/tefsir/086_TarikSuresiTefsiri.htm)

Gama ışınının özelliği çok yüksek enerji içermesi , her tür maddeye kolayca nüfuz etmesi, yönünün değiştirilememesidir. Gama ışınının darbesinden kurtulmak veya önlem almak mümkün değildir. Çünkü zaten en yüksek hızda ilerliyor ve her maddeye nüfuz edebiliyor.

Peki bu tarık yani gama ışını yıldırım darbesi ne zaman olacak.

Taha – 15  “Kuşku duyma ki o saat gelecektir. Onu neredeyse gizleyeceğim ki, her benlik gayretinin karşılığını elde etsin.

Taha Kuranın 20. suredir. 15. ayetle birlikte dikkate alındığında 2015 yılını işaret etmesi mantıklıdır. Çünkü ayette “neredeyse gizleyeceğim” (ama gizlemedim)  buyurulmaktadır.

Sirius yıldızının 2015 yılında çöktüğünü düşünürsek oluşan GIP yıldırımının dünyaya varması 2023 yılının 2. yarısı ile 2024 yılının ilk yarısı içerisinde olacaktır. Çünkü sirius yıldızı bize yaklaşık 8.5 ışık yılı uzaktadır.

Mümin kul :

Mümin kulun kalbi bir aracın motoruna benzer.

  • Bu motorun yağı : Namaz
  • Suyu : Zekat ve sadaka
  • Yağ filitresi : Hac ve umre..
  • Hava ve benzin filitresi: Oruç..
  • Bitmeyen yakıtı: Allah korkusu
  • Motor gücü : Takva..
  • Motorun yaptığı iş: Ecirdir.

Motor yağsız kaldığında ısınma ve aşınma ve yanmalar meydana gelir.

Susuz kaldığında, çabuk ısınır ve hararet yapar , gücü düşer.

Yağ filitresi olmazsa veya yenilenmezse motor yağı kirlenir.

Hava ve benzin filitresi motoru temiz ve sağlıklı  tutar.

Bu araç müminin hayatına benzer.

  • Bu aracın sürücüsü : nefsin
  • Yolcusu : Sen ve ailen..
  • Rotası : İslam
  • Haritası : Kuran ve sünnet..
  • Hedefi : Allah rızasıdır.
Published in: on 30/12/2010 at 15:58  Comments (10)  
Tags: ,